26 Eylül 2010 Pazar

Benim (500) Days of Summer'ım

Dikkat! Bu yazı SPOILER içeriyor.


Galiba sadece anlaşamadığımız konusunda anlaşacağız demişti Summer. Karaoke gecesinde bir masada Tom’a aşka inanmadığından bahsediyordu. Summer’la Tom’dan konuşalım biraz. Tom aşıktı değil mi ve anlatacak bir hikayesi vardı. Kuralı olan bir acısı: Aşk acısı. Sonra yazarın başlangıçtaki notuyla birlikte Summer’a yüklendik. Film her ne kadar Tom’un etrafından anlatılsa da bir daha izlerseniz eğer, bir de Summer’ın gözünden bakın filme. Ayrılmadan önceki tavırlarına bakın, The Graduate filmini izlerken neden hüngür hüngür ağlıyordu? Film baştan uyarıyordu. Bu bir aşk hikayesi değil. Sevip de kavuşamayanların hikayesi değil. Arada sınıf farklılığı ya da o türlü dağlar engeller yok. Çok  daha başka bir boşluk var: Aşık olmak zorunda hissetmek. Bundan dolayı ne yapacağınızı bilemez ve bir türlü gidemezsiniz, kalsanız bir türlü anlayamazsınız ne olup bittiğini. Aşık olabilmek dünyanın en şahane olayı, ama yoksa yoktur ve bu yüzden suçlanabilecek kimse de yoktur. Summer seviyordu ama aşk başkaydı o başka dünyadan gelir ve başka bir dünyaya götürürdü. Ve Summer gitmeyi bilmişti, bunu becerebilmişti. Şimdi aşkı bir elbiseymiş gibi giymeye çalışan insanlara çok üzülüyorum. Ne gitmesini ne kalmasını bilecekler. Bu yüzden suçlanacaklar. Ve evet Tom haklıydı. Bence de insan aşkı, hissettiğinde anlıyor.

Bir de filmin soundtracklerinden Bookends adam öldürüyormuş

11 Eylül 2010 Cumartesi

Esiyor, Çok


Bugün hava çok rüzgarlı ve ben rüzgarlı havaları hiç sevemedim. Neredeyse hergün Esentepe diye bir yerdeyim, hakikaten de esiyor; püfür püfür.Etek falan giyemezsin ama giyiyorlar, komik bir şekilde yürüyorlar. Herbir şey uçuşuyor. Ve ben rüzgarlı havalarda dolaşırım. Ya da ben dolaştığımda rüzgar çıkar. Tamam o kadar da değil ama bana bağlı bir hava durumu olsun isterdim; diğer insanlara ayıp olmasın. En azından yağmur istediğimde bulutumu tepemde dolaştırabilmeyi, bir balon gibi, ipi sarkmış olsa, istediğimde uçurabilmeyi...

Hem bazı bulutlar turuncu oluyor akşamları. Benim renkli uçan balonlarım gibi. Hayatımdaki garip tevafuklar beni hüzün denizine sokuyor. Ama boğulmayı bir süre önce bıraktım. Bir de böyle havalarda yazıyorum, o kadar beğenmesem de yazıyorum. Çok yazıyorum. Hava durumu bana değil de benim ruh halim ona çok bağlı. Bir de rüzgar beni çok yoruyor, çarpıyor resmen, feci uykum geliyor. Dün dalgalar vapuru da çok dövdü. İşte hep rüzgar yüzünden. Ya fırtınaya dönerse dedim kendime, kimseye söylemedim. Beni rüzgardan korur musun?

Hani eylülü ben çok seviyorum ya. Hem de bana güzel şeyler getirdiğinden. O bahsettiğim eylül günü eğer rüzgarlı olacaksa bile, akşamına durulacak bunu benim için yapacak.