26 Eylül 2010 Pazar

Benim (500) Days of Summer'ım

Dikkat! Bu yazı SPOILER içeriyor.


Galiba sadece anlaşamadığımız konusunda anlaşacağız demişti Summer. Karaoke gecesinde bir masada Tom’a aşka inanmadığından bahsediyordu. Summer’la Tom’dan konuşalım biraz. Tom aşıktı değil mi ve anlatacak bir hikayesi vardı. Kuralı olan bir acısı: Aşk acısı. Sonra yazarın başlangıçtaki notuyla birlikte Summer’a yüklendik. Film her ne kadar Tom’un etrafından anlatılsa da bir daha izlerseniz eğer, bir de Summer’ın gözünden bakın filme. Ayrılmadan önceki tavırlarına bakın, The Graduate filmini izlerken neden hüngür hüngür ağlıyordu? Film baştan uyarıyordu. Bu bir aşk hikayesi değil. Sevip de kavuşamayanların hikayesi değil. Arada sınıf farklılığı ya da o türlü dağlar engeller yok. Çok  daha başka bir boşluk var: Aşık olmak zorunda hissetmek. Bundan dolayı ne yapacağınızı bilemez ve bir türlü gidemezsiniz, kalsanız bir türlü anlayamazsınız ne olup bittiğini. Aşık olabilmek dünyanın en şahane olayı, ama yoksa yoktur ve bu yüzden suçlanabilecek kimse de yoktur. Summer seviyordu ama aşk başkaydı o başka dünyadan gelir ve başka bir dünyaya götürürdü. Ve Summer gitmeyi bilmişti, bunu becerebilmişti. Şimdi aşkı bir elbiseymiş gibi giymeye çalışan insanlara çok üzülüyorum. Ne gitmesini ne kalmasını bilecekler. Bu yüzden suçlanacaklar. Ve evet Tom haklıydı. Bence de insan aşkı, hissettiğinde anlıyor.

Bir de filmin soundtracklerinden Bookends adam öldürüyormuş

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder